“Siyaset nedir, niçin yapılır, nasıl yapılır?” sorularını aklının ucundan bile geçirmemiş kimileri, siyasetin kurdu olduğunu söyleyerek dolaşır.
Herkese –bu arada siyasetçilere- de siyaset dersi verirler.
Bu tipler, bütün seçimlerin sonuçlarını önceden tahmin ettiklerini iddia eder.
Ve onların siyasi tercihleri en doğru olanıdır.
Onlara göre başka görüşte olanlar büyük yanılgılar içindedir.
Rakip parti liderleri ise ülkeye ihanet etmektedir.
Siyasi hayattan silinip atılmalılar.
Farkında değillerdir ki siyaset bir anlamda etkileme-etkilenme meselesidir.
Kendi siyasi düşünceleri de bir siyasi parti liderinin veya onun etkisinde kalmış olan kendi yakın çevresinden birilerinin kafasına koyduğu düşüncelerle oluştu.
Belki siz de siyasi görüşleri bu şekilde oluşmuş birisiniz.
***
Aslında insanların siyasi görüşlerinin oluşması karmaşık bir olaydır.
Etnik köken, din, eğitim, aile, eş dost ve arkadaş çevresi gibi kişisel özellikler yanında ekonomik ve sosyal şartlar, medya ve siyasi partilerin liderleri en etkili olanları.
Liderler genel görünüşleri ve konuşmalarında söyledikleriyle insanları etkiler.
Acaba siyasi parti liderleri ne söyler de insanları kendisinin taraftarı, diğer siyasetçilerin karşıtı olacak şekilde etkiler?
En etkili söylem nedir?
Siyaset kitapları en etkili söylemin;
“Değişim ve sonrası için insanlara yaşama sevinci, geleceğe güvenle bakma duyguları vermek” olduğunu yazıyor.
Kitaplarda yazmayan, liderlerin insanları etkilemek için kullandığı başka sözler var mı?
Bizde var.
Hem de her dönem, herkesi etkileyen, her zaman sonuç alan sözler.
Bu sözler insanların yaradılışında var olan bir özellik sebebiyle çok etkili olur.
Herkes bilir ki insanoğlunun dosta ihtiyacı vardır.
Aslında, pek üzerinde durulmaz ama insanoğlunun bir de düşmana ihtiyacı vardır.
Çevremizde, kafasını bazı kişilere takmış insanlarda bunun belirtilerini görürüz.
Bu insanın yaradılışından gelen, kiminde zayıf, kiminde çok güçlü olan bir durumdur.
Zayıf olanın kafasını takacağı birisine, güçlü olanın da bir düşmana ihtiyacı vardır.
Bunu bilen siyasi parti liderleri de, rakiplerini eleştiriyormuş gibi yaparken işi suçlamalara götürür.
Rakip liderin ülkedeki bütün olumsuzluk ve yanlışları temsil ettiğini tekrarlar dururlar.
Yanlışlıkların, haksızlıkların, bütün kötülüklerin sebebi hep o ve siyasi düşünceleridir.
Böylece, rakip siyasi lideri ülke için bir tehdit olarak göstererek insanların içinde düşmana olan yere onu yerleştirmeye çalışır.
Düşmanını bulan insana, o düşmandan ülkeyi kurtaracak bir de kurtarıcı gerekir. Doğal olarak kurtarıcı da düşmanının kim olduğunu kafasına koyan siyasetçi olacaktır.
1980 öncesi ben ve benim gibi siyaset konusunda bilgisi olmayan arkadaşlarım Ecevit’i Türkiye için büyük bir tehdit olarak görüyorduk.
Ona da, partine de göz açtırılmamalı idi.
Neden böyle düşünüyorduk?
Çünkü Demirel ve Türkeş öyle söylüyordu.
Biz de onların etkisinde kalarak öyle olduğuna inanıyorduk.
Bu arada Ecevit de aynı taktiği kullanarak Demirel ve Türkeş’i Türkiye için tehdit olarak gösteriyordu. Bu tehdidin korkusuyla başka insanlar da onun çevresinde toplanıyordu.
Yıllar sonra aynı hükumette Ecevit ile bakanlık yaptık.
Gördüm ki o hiç de öyle bir adam değil.
Namuslu, düzgün, iyi niyetli vatansever ve milliyetçi bir adam.
Aynı şekilde Demirel ve Türkeş de Ecevit’in karaladığı gibi kötü tehlikeli adamlar değiller.
Meğer tarafların biri birini öyle gösterme çabası, iktidar olma mücadelesinde taraftar toplamak için bir taktik imiş.
28 Şubat döneminde de Erbakan’a karşı, -bu defa siyaset dışı güçlerce- aynı politika uygulandı. Tehdit Erbakan, kurtarıcı ise askerlerdi.
Ama çeşitli sebeplerden bu ters tepti. Bu durumu lehine çevirmeyi başaran Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuran kadrolar -o dönemdeki ekonomik krizin de etkisiyle- iktidar oldu.
İktidar olunca, aynı politikaları bu defa onlar rakiplerine karşı uygulamaya başladılar.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bugün muhaliflerine karşı uyguladığı politikaların, 28 Şubat döneminde Erbakan’a karşı uygulanan politikalardan siyaset tekniği bakımından farkı yoktur.
Sadece roller değişti.
Bu defa tehdit onları iktidardan düşürmeye çalışanlar, kurtarıcı ise kendileri.
Halkı buna inandırmayı başaran Adalet ve Kalkınma Partisi çok uzun yıllar iktidarda kalabilmeyi de başardı.
Bu politikaları etkili olarak takip edemeyen partiler (Anavatan Partisi ve Demirel sonrası Doğruyol Partisi) siyasi hayattan silindi.
İşte bu sebepten bizde siyasi hayat hep gergin olmuştur.
Bizim millet gerginliği sevmiyormuş, istemiyormuş gibi yapar ama içten içe prim vermekten de geri durmaz.
Bunu bilen oturum yöneticileri televizyonlardaki açık oturumlara katılacağımız zaman program öncesi sohbette kavga edebilirsiniz derdi. TRT’de buna dahil.
Siyasetçiler de ister iktidarda olsun, ister muhalefette olsun kavga çıkarmaya ortam bulunca fırsatı kaçırmaz.
Her dönem böyle olmuştur.
Bu meşru fakat çok riskli bir yoldur.
Bu riskli yol zaman, zaman ülkemize de, insanlarımıza da çok ağır bedeller ödetmiştir.
Ama siyasi hayatımızda insanların üzerinde de her zaman etkili olmuştur. Günümüzde de etkili olmaya devam etmektedir.
Buna kendinizi kaptırıp da başka partilerden olan insanlara ve kendi memleketinizin çocukları olan milletvekillerine -bu arada bana da- boş yere düşman olmayın…
Bu ilkel duygudan kendinizi kurtarın…)
Haber okunma sayısı: 4471
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
DİĞER HABERLER
- ÖMER YILMAZ'IN KALEMİNDEN--KAR BEREKETİ
- YEŞİLYURT BELEDİYE BAŞKANI MEHMET ÇINAR, TEMİZLİK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ YETKİLİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ
- BAŞKAN ÇINAR, KAZAKİSTAN’LI AKADEMİSYEN VE ÖĞRENCİLERİ TARİHİ YEŞİLYURT KONAKLARINDA AĞIRLADI
- KAYMAKAM UĞURLU VE BELEDİYE BAŞKANI ÇINAR, YENİ BELEDİYE HİZMET BİNASI İNŞAATINI İNCELEDİ
- GELECEK PARTİSİ MALATYA İL BAŞKANLIĞI OLARAK;
- YEŞİLYURT BELEDİYESİ’NDEN 11 KASIM MİLLİ AĞAÇLANDIRMA SEFERBERLİĞİNE 1.000 ADET FİDAN DESTEĞİ
YORUM EKLE